T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
MANİSA / KULA - Atatürk Ortaokulu

Geldi Yine Bir 10 Kasım Bitmek Bilmiyor Hiç Yasım

O her Türk’ün sevgilisi Doluydu yüreği vatan sevgisi Genci yaşlısı hemen hepsi Hayran ona yok bunun ötesi

   

Mücadelesi Bekirağa Zindanı’nda başladı

Harbiye’den kurmay yüzbaşı olarak mezun olan Mustafa Kemal, Abdülhamit’in emriyle ilk görevine gidemeden gözaltına alındı. Sarayda sorgulanıp Bekirağa Zindanı’na konulan Mustafa Kemal, Şam’a sürgüne gönderilirken Zübeyde Hanım’ın Mustafa’sına son bir kez sarılmasına bile izin verilmedi

Mücadelesi Bekirağa Zindanı’nda başladı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, vefatının 77. yılındabugün düzenlenecek bir dizi törenle anılacak. Milletin gönlünde çok özel bir yere sahip Atatürk’ün yaşamı, çetin mücadeleler içinde geçti.  

SİRKECİ RIHTIMI’NDA GÖZÜ YAŞLI BİR ANNE Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatının genelde resmi biyografilerde nedense pek yer verilmeyen bir kesiti var. Atatürk kronolojisinin 1905 yılı bölümünde, “Mustafa Kemal’in ‘kurmay yüzbaşı’ rütbesiyle Harp Akademisi’nden mezun olması ve 5’inci Ordu emrine atanması. Mustafa Kemal’in Şam’da bazı arkadaşları ile gizli olarak Vatan ve Hürriyet Cemiyetini kurması” diye yazar. Zindan günlerinden bahsedilmez.   Mustafa Kemal, 1905’te Harbiye’den kurmay yüzbaşı olarak mezun oldu. Sirkeci’de arkadaşlarıyla bir ev tutan genç kurmay yüzbaşı; farklı, özgürlükçü ve Abdülhamit’in baskıcı yönetimine tehdit olarak algılanan fikirleriyle dikkat çekiyordu. Abdülhamit’in jurnal ağına takılarak, kurmay subay olarak daha ilk görevine gidemeden gözaltına alındı. Sarayda sorgulandıktan sonra tutuklanarak, Bekirağa Zindanı’na konuldu. Oğlunun tutuklandığını öğrenen Zübeyde Hanım, Selanik’ten İstanbul’a koştu. Oğluna sarıldı, yaralarını ana şefkatiyle sardı ama hasretini dindiremedi. Mustafa Kemal, zindan günlerinin ardından Şam’daki 5. orduya sürgüne gönderildi. Mustafa Kemal’i, sürgüne götüren vapur Sirkeci Rıhtımı’ndan ayrıldığında, rıhtımda mavi gözlerindan yaşlar süzülen bir kadını geride bırakmıştı. Sultan Abdülhamit’in adamları, Zübeyde Hanımın Mustafa’sına son bir kez sarılmasına izin vermemişlerdi.  

‘İLK ADIMIM HAYATA DEĞİL ZİNDANA RASTLADI’

Mustafa Kemal, İzmir’de annesinin mezarının başında yaptığı konuşmada o günleri şöyle dile getirmişti:  “Burada yatan annem, eziyetin, zorlamanın bütün milleti felâket uçurumuna götüren bir keyfi idarenin kurbanı olmuştur. Abdülhamit devrinde idi. 1320 (1905) tarihinde mektepten henüz kurmay yüzbaşı olarak çıkmıştım. Hayata ilk adımı atıyordum. Fakat bu adım hayata değil, zindana rastladı. Gerçekten bir gün beni aldılar ve baskı idaresinin zindanlarına koydular. Orada aylarca kaldım. Annemin, bundan ancak hapisten çıktıktan sonra haberi olabildi. Ve derhal beni görmeye koştu. İstanbul’a geldi. Fakat orada kendisiyle ancak üç, beş gün görüşebildim. Çünkü tekrar baskı idaresinin casusları, cellatları ikametgâhımızı sarmış ve beni alıp götürmüşlerdi. Annem ağlayarak arkamdan takip ediyordu. Ben, sürgün yerime götürecek olan vapura bindirilirken benimle görüşmesi engellenen annem göz yaşlarıyla Sirkeci rıhtımında acılar ve kederler içinde bırakılmış bulunuyordu. Sürgün yerinde geçirdiğim tehlikeler onun hayatının acılar ve gözyaşları içinde geçmesine sebep olmuştur.   

4 KARDEŞ ACISI

Atatürk’ün yaşamı çilelerle dolu annesi Zübeyde Hanım, 1871’de Selanik’te gümrük memuru olan Ali Rıza Efendi ile evlendi. 1872’de ilk kızı Fatma dünyaya geldi. Fatma’yı 3 yaşında iken kaybetti. 1874’te Ahmet’i, 1875’te Ömer’i, 1881’de de Mustafa’yı doğurdu. Mustafa daha iki yaşında iken Zübeyde Hanım, iki oğlu Ahmet ile Ömer’i kuşpalazı hastalığından yitirdi. Kader, üç çocuğunu küçük yaşta elinden alınmış geriye sadece Mustafa’sı kalmıştı. 1885’te Makbule’yi, 1889’da Naciye’yi doğurdu. Bir oğlu ve iki kızı vardı artık. Ancak 12 yaşına bastığında Naciye de hayata gözlerini kapatacaktı.   

‘MUSTAFA’M KÖR OLDU’ ENDİŞESİ

Mustafa Kemal, 7. Ordu Komutanı olduğu sırada sarılık hastalığı geçirdi ve Halep’te tedavi altına alındı. İstanbul’da, Halep’teki Mustafa Kemal’in çöl kumu nedeniyle kör olduğu söylentisi yayıldı. Evladının kör olduğu söylentileri kulağına gelen Zübeyde Hanım, yanına evlatlığı Abdürrahim’i alarak kara trenle Halep’e gitti. Evladını gördü, sardı, kokladı ve İstanbul’a geri döndü. Mustafa Kemal, Mondros Mütarekesi’nin ardından İstanbul’a döndü. Anne oğul yıllar sonra yeniden birbirine kavuştu. Evde bayram havası vardır. Mustafa Kemal’in gelişi nedeniyle Rumeli börekleri, irmik helvaları hazırlanır. Mustafa Kemal, Beşiktaş Akaretler’deki 76 numaları eve gider, annesinin elini öper, kardeşiyle kucaklaşır. Ama bu mutluluğun üzerinde İstanbul’un işgalinin hüznü kara bir bulut gibi asılıdır.  

İDAM KARARIYLA FELÇ GEÇİRDİ

Mustafa Kemal, Mayıs 1919’da Ordu Müfettişi göreviyle Samsun’a hareket etti. Zübeyde Hanım için hasret ve tedirginlik dolu zor günler yeniden başladı. Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışından itibaren bir yıl içinde Erzurum ve Sivas kongreleri taplandı, Ankara’da Meclis açıldı. 11 Mayıs 1920’de Mustafa Kemal, İstanbul’da toplanan bir Divan-ı Harp tarafından idama mahkum edildi. 24 Mayıs 1920’de Mustafa Kemal’in idam kararını padişah onayladı. Zübeyde Hanım, bu zor günlerde evladının idam fermanından duyduğu sıkıntı ile felç geçirdi. Ankara’da milli mücadeleyi başlatan bir önderin, işgal altındaki İstanbul’da annesi olarak yaşamak hiç de kolay değildi. 1922’de milli mücadele Büyük Taarruz ile başarıyla sonuçlandı. Bu artık ana-oğul arasındaki hasretin, çileli günlerin bittiği anlamına da geliyordu. Oğlunun büyük başarısını görmenin mutluluğunu yaşayan Zübeyde Hanım’ın bu kez hastalığı çok ağırlaştı. İzmir’e müstakbel gelini Latife Hanım’ın yanına tedavisi için gönderildi. 14 Ocak 1923’te İzmir’de, yıllardır hasretini çektiği hayatta kalmış biricik oğlunun başarısını gördükten sonra 66 yaşında vefat etti.Karşıyaka’da 1940’ta anıt mezara dönüştürülen kabrinde, son uykusuna çekildi.  

 

Milletim nereye isterse...

Atatürk, defnedileceği yer konusunda vasiyette bulunmamıştı. Bir sohbet sırasında “Elbet bir gün öleceğim, beni Çankaya’ya gömer, hatıramı yaşatırsınız. Beni milletim nereye isterse oraya gömsün. Fakat benim hatıralarımın yaşayacağı yer Çankaya olacaktır” dediği aktarılır. Vefatının ardından İstanbul’dan muazzam bir törenle Ankara’ya getirildi. 10 Kasım 1953’te nakledileceği Anıtkabir’e defnedilene kadar naaşı Etnografya Müzesi’nde kaldı.  

Komada yayımlanan sağlık raporu

Kurtuluşun ardından yeni bir devleti kuran Atatürk, 16 Ekim 1938’de komaya girdi. Atatürk’ün en yakınındaki isimlerden biri olan HASAN Rıza Soyak’ın Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan Atatürk’ten Hatıralar kitabında, ulu önderin son günlerindeki hekim raporlarına da yer veriliyor. Doktor raporlarına göre, Atatürk’ün son 3 günü şöyle:  

8 Kasım 1938 Salı saat 23.00: Bugün saat 18.30’da hastalık birdenbire normal seyrinden çıkarak şiddetlenmiş ve sıhhi vaziyetleri yeniden ciddiyet kesbetmiştir; hararet derecesi 36,4, nabız muntazam 100, teneffüs 22’dir.  

 9 Kasım 1938 saat 10.00: Geceyi rahatsız geçirdiler; umumi hallerindeki vaziyet ciddiyetini muhafaza etmektedir. Hararet derecesi 36.8, nabız muntazam 128, teneffüs 28’dir.    

9 Kasım 1938 saat 20.00: Bugünü yorgun ve dalgın geçirdiler. Umumi ahvaldeki ciddiyet biraz daha ilerlemiştir. Nabız muntazam dakikada 124, teneffüs 40, hararet derecesi 37,6’dır.    

9 Kasım 1938 saat 24.00: Saat 20.00’den itibaren dalgınlık artmıştır. Umumi ahval vehamete doğru seyretmektedir. Hararet derecesi 37,6, nabız 132, teneffüs 33’tür.  

SON RAPOR:  Reisi Cumhur Atatürk’ün umumi hallerindeki vehamet dün gece saat 24.00’te neşir edilen tebliğden sonra her an artarak bugün 10 İkinciteşrin (Kasım) 1938 perşembe sabahı saat dokuzu beş geçe büyük şefimiz derin koma içinde terki hayat etmişlerdir.    

20.30’a kadar ziyarete açık

Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinden yapılan açıklamaya göre,  Anıtkabir, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü ve Atatürk Haftası etkinlikleri  kapsamında, saat 20.30’a kadar halkın ziyaretine açık kalacak.  

Ata’ya ‘siren’ sesiyle saygı

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, vefatının 77. yılında bir dizi törenle anılacak. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) 81 il ve 919 ilçedeki afet ve acil durum sirinleri, Atatürk’ün vefat ettiği saat olan 09.05’te “Sarı İkaz” durumunda iki dakika süreyle çalacak. 

10 Kasım 201510 Kasım 201510 Kasım 201510 Kasım 201510 Kasım 201510 Kasım 201510 Kasım 201510 Kasım 201510 Kasım 201510 Kasım 201510 Kasım 201510 Kasım 201510 Kasım 201510 Kasım 201510 Kasım 2015

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 09.11.2015 - Güncelleme: 17.09.2023 11:15 - Görüntülenme: 1312
  Beğen | 0  kişi beğendi